8 Temmuz 2009 Çarşamba

Kendi rahatımız için mi yoksa çocuğumuzun iyiliği için mi “yapma” diyoruz?


Doğan Cüceloğlu’nun “İçimizdeki Çocuk” kitabını okuduğum günden beri sürekli bu soruyu düşünüyorum. Gerçekten çocuğumuzun birşeyleri yapmamasını istediğimizde onun iyiliğini mi düşünüyoruz.

...sokakta yere yatılmaz?!
...tencerelerle oynanmaz!!
...koşma düşersin!
...ortalık dağıtılmaz...
...cici kız ol!!
...efendi çocuk ol !!

O kitabı okuduğumda çocuğum yoktu ve daha çok gözlem boyutunda kalmıştı bu konu benim için. Kızım doğduktan sonra da hep aklımın bir yerlerinde tuttum bu cümleyi ve itiraf etmeliyim ki insanoğlu kendi çıkarını düşünmeye daha meyilli. Ortak noktada buluşmaya çalışmak zor olan seçim.

Bir ilişkide empati kurmanın ne kadar önemli olduğunu artık tartışmıyoruz bile. Öncelikle çocuğumuzun istek ve arzularını anlayarak onun ihtiyacı olanı ona vermeye çalışmamız gerekiyor. Çocuğunuzun sizden gerçekte ne beklediğini biliyor musunuz?

Size bir çocuk – ebeveyn klişesi hatırlatayım:

Çocuk ve aile parka büyük mutllulukla giderler. Çocuk mutlu,aile mutlu. Yaklaşık 15-20 dakikanın ardından park keyfi aile için bitmiştir. Çünkü kafalarda orası için belirlenen süre o kadardır. Oysaki çocuk tüm gece orada kalabilir. Çocuk ağlar aile gideceğiz der çocuk salıncağa sarılır aile çekiştirir ve sonunda aile kazanır ve parktan çıkılır.

Sizce burada zafer kimin? Hiçbirimizin. Bunu anlatırken bunu ben de yaptım. Çünkü iş dönüşü yorgundum ve büyük bir lutufta bulunup kızımı parka götürmüştüm ama karşılığında isyan görüyordum. “Bir daha bu şekilde davranırsan seni parka götürmem” tanıdık geldi mi? Hepimiz bunu yapıyoruz ya da ben yapanların tarafında yer aldım. Her bu tarz birşey yaşadığımda içim burkuldu acaba onda nasıl etkiler yaratıyorum diye düşündüm. Sonradan okuduklarımında yardımıyla bu geçişleri daha yumuşak yapabileceğimi öğrendim.

Kızımla iletişimimizi geliştirmemizi sağlayan mihenk taşı benim onu ve sahip olduğu özellikleri anlamaya başlamamdı. Öncelikle çocuğumuzu anlamamız gerekiyor ama eski usul “ben çocuğumun ne istediğini bilmez miyim?” gibi değil. Onu sürekli inceleyerek, neye nasıl tepki verdiğini, hayatı nasıl algıladığını, hayata karşı duruşunun nasıl olduğunu anlamaya çalışarak. Benim çocuğum bu durumda böyle davranırır koşullandırmalarından uzaklaşarak...

Kızımın kararlılığı ve istediği şey için sonuna kadar mücadele etmesi aynı bana ve eşime benziyor. Hepimiz ancak mantıklı bir açıklama verilirse ve farklı makul bir hedefe yönlendirilirsek eskisinden vazgeçiyoruz. Onun isteği pakta kalmak ve bu onun için en az benim ideallerimle ilgili net olduğum kadar net. Saygı duyuyoruz ve onun için bu zamanı iyi ayarlamaya çalışıyoruz. Parka ağılıklı olarak enerji düzeyi benden daha yüksek olan eşimle gidiyorlar.

Unutmamamız gereken en önemli şey aslında çocuğumuzda bizdekine benzer bir çok özellik bulunduğu ve tek farkımızın bizim isteklerimizi nasıl yönlendirebileceğimizi biliyor olmamız.

Çocuk yetiştirirken birebir uygulayabileceğimiz bir kullanım kılavuzu yok. Kurduğumuz iletişimin net sonuçlarının ne olacağını hiçbir zaman bilemeyeceğiz ama en azından birlikte geçirdiğimiz süreçten zevk alacağımız ve yaşamı kolaylaştıracağımız kesin...